Kozmos

Hipparkhos adında bir astronomi bilgini yıldız kümelerinin haritasını çıkarıp yıldızların parlaklık dereceleri üzerine tahminler yürütmüştü.
---
Zorlu bir matematik problemi karşısında bocalayan krala, "Geometri alanında krallara mahsus bir özel yol yok tur," diyen geometri dehası Eukleides'e (Öklid) rastlıyoruz.
---
Sonradan Kepler şunları yazacaktı: "Geometri dünyanın varoluşundan önce vardı. Tanrı'nın Zihni'yle eş yaşamlıdır... Geometri Tanrı'ya var etme modeli sağladı. Geometri Tanrı'nın ta kendisidir."
---
Kepler'in mezar taşında şunlar yazacaktı: "Gökleri ölçtüm biçtim, şimdi gölgelerin boyunu ölçüyorum. Zihnim göklere yönelikti, vücudum toprağa."
---
Thales'in yoksulluğu yüzüne vurulurdu. Bundan da felsefenin yararlı bir uğraş olmadığı anlamı çıkarılırdı. Anlatıldığına göre, kışın göğe bakıp gelecek yılki zeytin dekoltesinin iyi olup olmayacağını anlayabilme yetisi ve bilgisine sahipmiş. Bir yıl, zeytinyağı makinelerinin tümünü önceden kiralayarak az parayla büyük bir işe girişmiş. Hasat zamanı geldiğinde o yıl bol zeytin olduğu ve herkes malını zeytinyağına çevirmek üzere pres peşinde koştuğundan Thales makineleri istediğine ve istediği parayla vererek büyük kâr etti. Böylece filozofların isterlerse çok para kazanabileceklerini, ama uğraşlarının başka şeyler olduğunu herkese kanıtlamış oldu.
---
Arthur Eddington'in sevdiği bir sorusunu yineleyelim: "Nasıl oluyor da dirseğimi oluşturan çekirdekler, masayı oluşturan atom çekirdeklerinin arasından geçip yere kaymıyor? Neden küt diye yere düşmüyorum?"
---
Bu soruların yanıtını elektron bulutunda aramak gerek. Dirseğimdeki atomların dış kesimleri negatif elektrik yüklüdürler. Masadaki her atomun durumu da aynıdır. Negatif elektrik yükler birbirini geri itiyor. Dirseğimin masadan aşağı göçüp gitmeyişinin nedeni, atomun, çekirdekleri çevresinde elektronlara sahip bulunuşu ve elektriksel güçlerin dayanıklı oluşundandır. Günlük yaşam atomun yapısına bağlıdır. Elektrik yüklerin boşalıvermesi halinde, her şey görülemeyecek kadar incecik toza dönüşürdü. Elektriksel güçler var olmasa evrendeki her şey yok olur, çevreyi elektron, proton ve nötron bulutları kaplar ve cisimlerin ilkel parçacıkları küçük küreler biçiminde dolanırdı. Bu da dünyanın biçimsiz kalıntıları olurdu.
---
Bazı akılsızlar dünyanın bir yaratıcının elinden çıktığını söylüyorlar. Dünyanın yaratıldığı görüşü yanlıştır. Reddedilmelidir. Dünyayı Tanrı yarattıysa, yaratılıştan önce neredeydi? Şunu bil ki, dünya yaratılmış değildir. Zaman gibi dünya da yaratılmamıştır. Bir başlangıcı ve sonu yoktur. Ve kurallara bağlıdır.
-Mahapurana, Jinasena (Büyük Efsane), Hindistan, 9. yüzyıl
---
Voyager'in on yılda aldığı yolu, bir televizyon programı yayını bir kaç saatte alır. Bir televizyon yayını bittiği andan itibaren birkaç saatte Voyager'ı Satürn gezegeni dolaylarında yakalar, geçer ve yıldızlara doğru yönelir. Eğer uzaydaki birileri bizim televizyon yayınlarımızı duyarsa, dilerim hakkımızda iyi şeyler düşünürler. Zekâmız son zamanlarda bize büyük güçler bağışladı. Ama, kendi yok oluşumuzu önleyecek yeteneği bağışlamadı. Neyse ki, aramızda bu yönde ciddi çaba harcayanlar var. Zama ni kozmik perspektif içinde algılayarak yerküremiz üzerinde yaşayan her insanın hayatını kutsal sayacak bir düşünceyle örgütleneceğimizi ve ondan sonraki ilk adımı da atmaya hazır olacağımızı umut ederim. Bu, galaksiler arası haberleşen uygarlıklar topluluğunun bir adayı olma adımı olacaktır.
---
Doğanın yaratıcısı... şimdiki durumda yeryüzünden evrendeki öteki büyük cisimlerle haberleşmeye girişmemiz olanağını vermemiştir; olasıdır ki, öteki gezegenler ve sistemler arasında da aynı biçimde haberleşmeyi tümden kesmiştir... Bütün bu gezegenlerde merakımızı körükleyen yeterince kaynak var. Doğa da pırıl pırıl bunca zekâ bulunsun da, meraklar şahlansın da, sonunda bu merakların giderilmesi mümkün olmasın... Olamaz... Bu nedenledir ki, bugünkü durumumuzu varlığımızın şafak vakti ya da başlangıcı sayıyoruz. Daha sonraki ilerlememizin hazırlık dönemidir.
- Colin Maclaurin, 1748



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tehlikeli Oyunlar

1984

İçimizdeki Evren: Kuantumdan Kozmosa