İçimizdeki Evren: Kuantumdan Kozmosa
Einstein'ın da dediği gibi, "Matematik kanunları gerçekliği yansıttıkları sürece kesin değildir ve kesin oldukları sürece de gerçekliği yansıtmaz."
Galilei, "Matematik Tanrı'nın evreni yazdığı dildir."
"Fizik yasalarını geometriye referans vermeden tarif etmek, düşüncelerimizi kelimeler kullanmadan anlatmaya benzer."
Albert Einstein
Matematik bizim algımızdan görselleştirilemeyecek kadar uzak alanlarda evrenin nasıl işlediğini görmemizi ve anlamamızı sağlayan "üçüncü bir göz" adeta. Matematikçiler genellikle dünyevi olmayan, hayallerde var olan, yapay bir alanda çalışan insanlar olarak görülür. Ancak kuantum fiziğinin bize öğrettiği bir şey varsa kelimenin tam anlamıyla hayali bir gerçeklikte yaşadığımızdır.
Bir milimetre çapında kusursuz bir ışık topu hayal edin. Görüp görebileceğiniz en parlak ışıktan oluşuyor olsun. Güneş'i bir atom çekirdeği boyutuna indirgediğinizi düşünün, işte topun içindeki alev alev yanan parlaklık öyle bir şeydir. Sıcaklığı herhangi bir atomun hatta atom çekirdeğinin bile var olamayacağı kadar yüksektir. Her şey bir temel parçacıklar plazmasına ve fotonlara, yani ışığın enerji paketlerine dönüşür.
Şimdi o ışık topunun gördüğünüz veya hayal edebileceğiniz herhangi bir şeyden daha büyük bir hızda genişlediğini düşünün. Bir saniye içerisinde çapı bin ışık yılına uzanır. Bu yayılma bir patlamadan etrafa yayılan ışık ve parçacıklar sayesinde oluşmaz; hiçbir şey o kadar hızlı hareket edemez. Olan şey topun içindeki uzayın genişlemesidir.
On iki milyar ışık yılı uzaklıktaki bir mesafeye bakınca, çöken madde bulutlarının oluşturduğu kuasarları (büyük kütleli kara deliklerin çevresinde oluşan güçlü radyasyon kaynaklanı), yeni oluşmuş spiral ve eliptik galaksileri, yani kısaca evrenin fırtınalı ergenliğini görürüz. Bunların da ötesinde bazıları yalnızca yeni doğan ve toplaşmaya çalışan bir gaz demetinden ibaret bebek galaksiler, daha da ötesinde, büyük patlamanın yalnızca dört yüz bin yıl sonrasına, yani Güneş'in yüzeyiyle aşağı yukarı aynı sıcaklığa sahip sıcak bir plazmayla kaplı olduğu bir zamana uzanan uzay yolu yer alır.
Daha ötesini göremeyiz, görüş alanımızı bulanıklaştıran ise daha önceki zamanlarda atomların ışığı dağıtacak şekilde yüklü parçacıklara ayrılmış olmasıdır. Çevremizdeki bu sıcak plazma kabuğundan yayılan radyasyon, evrenin genişlemesinden dolayı mikrodalga dalgaboylarına ulaşmıştır. Dönüp bu devire baktığımızda, devasa, sıcak ve küre biçiminde bir mikrodalga fırının merkezindeymişiz gibi görünür.
Dehanın milliyeti yoktur.
Derin soruların peşinden koşmaya izin verildiği ve bunun teşvik edildiği, Einstein veya Bohr'un felsefi zenginlik ve derinliğinin, Heisenberg veya Dirac'in teknik dehasıyla birleştiği bir kültür oluşturmalıyız.
Günümüzde toplumumuz sıklıkla bencil bir tutum içinde ve sabit hedeflere sahip. Bir yandan insanlar ve topluluklar kısa vadeli çıkarlarının peşinden koşuyor, diğer yandan da tüm sorunlarımızı sözüm ona çözecek peşin hükümlü sistemlerden medet umuyor. Ancak geçmişteki reçetelerin neredeyse hiçbiri işe yaramadı, ayrıca uygulamaları da insanlıkdışı sonuçlar doğurabilir. İnsan taleplerinin devasa boyutlara ulaştığı ve kaynakların gittikçe azaldığı bir çağa giriyoruz ve daha akıllıca davranma yollarını öğrenmemiz gerekiyor.
19. yüzyılın ortalarına kadar, Avrupa'nın birçok üniversitesi bilimde ve teknik konularda Yahudilere kapılarını kapatmıştı. Nihayet kabul edildiklerinde, kendilerinden şüphe edenlere gerekli cevabı vermek için yanıp tutuşuyorlardı, Yahudilerin de diğer herkes gibi her şeyi yapabileceğini göstermek istiyorlardı. Einstein, Bohr, Norn ve Noether 20. yüzyılın başlarında yeni yeteneklerden oluşan ve fiziği tamamen değiştiren bir akımın parçasıydılar.
Başlangıcı varsa eğer eşyanın,
O zaman yok da olacaktır,
İşte böyledir eşyanın tabiatı;
Biri diğerinin cezasını infaz eder
-Hüküm giymiştir suçtan-
Emir gelir Zaman'ın fermanından
Anaksimandros
Komedyen Louis C.K.'in de dediği gibi, "Günümüzde her şey muhteşem ve kimse mutlu değil."
Gençlerin bilgileri ezberlemesinin hiçbir anlamı yok; bunlar zaten internette her zaman elimizin altında. Neyi öğreneceklerine karar verme, kendi düşüncelerini geliştirme ve bunları başkalarıyla paylaşma gibi becerilere ve meselenin bütününü görebilmeye, bu bilgi okyanusunda aradıkları şeyi bulabilmeye, işbirliği yapmaya ve yepyeni ufuklara yelken açmaya ihtiyaçları var.
Yorumlar
Yorum Gönder